1 Eylül 2007 Cumartesi

OKHK-BİR KALPAZANLIK DESTANI



Ertesi günü birkaç işimi izlemek için kent merkezine indim. İşimi bitirdikten sonra, bir de baktım ki, sigaram kaimamış, cüzdanımda da yalnız bin liretlik bir banknot var. Bir tütüncü bulup. girdim. Bin lireti tezgaha atarak,bir paket Lucky-Strike sigarası istedim.
Adam banknota merakla bakarak, sordu:
— Bu da ne ki?
— Bin liretlik bir banknot —diye yanıt verdim. Adam, dükkanın arka bölümünde gazete okumakta olan karısına seslendi:
— Şuna bak, Maria!
Kadın başını çevirip, uzaktan baktı.
— Ooa! Demek gene dönüp gelmiş kent merkezine.
Tütüncü Porta Volta semtinde oturup oturmadığımı sordu.
— Hayır —dedim—, Lambrate yakınlarında oturuyorum,
— öyleyse gene değiştirmiş yolunu —dedi adam—, Bir aydır buralarda görünmüyordu. Hepimiz iyi tanırız onu.

Ben de baktım banknota. Soluğum kesildi birden. Hiç kuşkusuz, bütün evrende bundan daha sahte bir kağıt parçası olamazdı. Öyle utanmazca taklit edilmişti ki, iğrençti doğrusu. Kalp para basmak için bile meslek onuru olmalıdır insanda. Bir kalpazan banknotun biçimine saygı duymalıdır. Desenini tıpkı tıpkısına kopya edemese bile, hiç olmazsa piyasaya sürülebilecek bir banknot yapmaya çalışmalıdır. Oysa, önümdeki tezgahta gördüğüm banknot adamakıllı baştan savma yapıimıştı. Böyle bir bın liretlik banknotun elli lıretten fazla etmesi beklenemezdi! Sigara paketini geri verip, parayı cebime soktum. Tütüncü alaycı alaycı güldü :
— Ne yazık ki, elden çıkaramadınız onu. Ne yapalım, böyledir işte yaşam. Her şeyi olduğu gibi kabul etmek gerek.
Eve yürüyerek dönmek zorunda kaldım. içeriye girerken çok keyifsizdim.
— İşlerin yolunda gitti mi? —diye sordu Margherita.
Kalp parayı bana yutturduklarını itiraf etmekten utandığım için,
— Çok iyi gitti —diye yanit verdım.
— Yaşasın! —dedi Margherita—. Öyleyse, cüzdanına sokuşturduğum o bin liretlik iğrenç mi iğrenç banknotu sürmüşsün!
Burnundan kıl aldırmayan delikanlılara değil sözüm. Evlilik gazisi, olgun erkeklere sesleniyorum. Kadınların bu gibi oyunlar oynamakta usta olduğunu onlar bilir. İyi yetiştirilmiş kızların arasında, kocanın bir deney kobayı olduğu düşüncesi pek yaygındır. Bu, konuyu daha fazla kurcalamamın gereğı yok. Neyse, duyguiarımı denetim altına aldım. 0 kahrolası banknotu cüzdanımdan çıkararak, Margherita'ya uzattım.
— Böylesine korkunç bir şeyi yutacak denli safsan, sonucuna da katlanmalısın —dedim—. Yapılacak en iyi iş, onu ateşe fırlatmak. Her şeyden önce, kalp para sürmek suçtur. Banknotun sağ ve sol üst köşelerinde okuyabilirsin bunu kendin de.
Margherita sağ ve sol üst köşelerinde bir sürü ne idüğü belirsiz noktadan, çizgiden başka bir şey göremedi. Eh, ne de olsa, kalp bir paranın yasaları savunması beklenemez. Gel gelelim, kalp olmayan bir paranın köşelerinde bu gerçeği okuduktan sonra bile, Margherita düşüncesini değiştirmedi.
— Bu parayı bana kim verdiyse, geri alması gerekir, işte o kadar! —diye kestirip attı.
— Kim verdl bunu sana Margherita?
— Bilmiyorum. Birçok yerden yiyecek aldım, birinden biri vermiş olabilir.
Çıkıp gitti. İki saat sonra eve döndü. Fırıncıy-la, kasapla, bakkalla, ayakkabıcıyla, tütüncüyle, el arabalı gezg'ınci satıcıyla ayrı ayrı kavgaya tutuştugunu göz önüne alacak olursak, bu zaman çok değildi, Cinsi latiflerden çoğunun becerebildiğı gibi, bir kavgayı tam iki dakikaya sığdırabilmiş olsa bile, bir rekor sayılabilirdi iki saat. Bu arada, banknotu eskisinden de kalp bir durumda geri getirmişti.
Bu gibl durumlarda kapıcının karısı bulunmaz bir nimettir. Kadın evimize gelince, Margherita açık açık anlattı her şeyi.
— Bunu elden çıkarabilirsen, yarı yarıya paylaşırız —dedi.
Aradan karanlık, sıkıntılı iki gün geçtikten sonra, kapıcının karısı çıka geldi. Gıcır gıcır bir beşyüzlük sanknot verdi karıma.
— Kentin başka bir semtine götürmek zorunda kaldım onu —dedi—. Buralardaki dükkanlarda çalışan bütün satıcılar tanıyor kalp banknotu. Paket taşıyan çocuklar bile öğrenmiş. Neyse, yolu açık olsun artık. Canının istediği yere gidebilir.
Paranın utanmazca, iğrenççe taklitedilmiş olduğunu daha önce söylemiştim. Öyle çirkin, öyle kibirli bir görünümü vardı ki, onu elden çıkardığımıza sevindık. Kalp bınlik bütün satıcıların, alıcıların korkulu düşü olduğundan, çarşı rahat bir soluk almıştı. Ne varki, bir gün kapıcının karısı yukarıya çıkıp, dehşetli bir uyarıda bulundu :
— Sizinki geri dönmüş! Demin yaşlı bir kadın onu mezeciye sürmeye kalkıştı.
Bu olayı izleyen günlerde, bakkalda, kasapta, ayakkabıcıda göründü banknot. Caddenin iki yakasında da sinirler gittikçe geriliyordu. Sonra birden paradan söz edılmez oldu. Bunun nedeni pek basitti. Margherita'nın çantasındaydı kalp binlik. Bunu keşfedince üzgün üzgün bakıştık. İşi kısa kesmek için, hemen banknotu alıp, gaz ocağının alevine doğru uzattım. Ama tetikte bekleyen Margherita, daha yan yoldayken kapıverdi elimden.
— Bu bir ilke sorunu —dedi, sertçe—. Ben aldım onu, ben savacağım başımdan!
Bundan sonra birkaç acı gün geçirdik hepimiz. Margherita kentte dolaşmadık yer bırakmad!. Akşamları bitkin, perişan bir durumda dönüyordu eve. Sonunda pes edip, gene kapıcının karısını çağırdı.
— Elinden geleni yap —dedi—. Yarı yarıya bölüşürüz parayı.
Bütün çarşı kaygıya başlamıştı gene. Kapıcının karısı canını dişine takmış çalışıyordu. Mahallenin bütün aşçılarını yardıma çağırmıştı. Bir süre sonra yeniden rahata, huzura kavuştuk. Kapıcının karısı kalp parayı alışının haftasında, gıcır gıcır bir beş yüzlük vermişti Marg'herita'ya.
— Başardım başarmasına ya, taa Baggio'ya dek gitmem gerekti —demişti kadın—. Artık üzülmeyelim, kentin banliyölerine gitti para.
Aritmetik anlayışı biraz tuhafça olan Margherita, o akşam kendinden çok hoşnut görünüyordu.
— Gıovannino —dedi—, ödeştik şimdi. Beş yüz liret birinci kez, beş yüz liret de ikinci kez aldım. Böylece gitti bin liret, geldi bin liret.
Karşı çıkmaya yeltenmedim hiç, huzur içinde yatağımıza yattık. Gel gelelim, geceyarısı saat birde sıçrayarak uyanan Margherita bağırdı;
— Giovannino! Kalp parayı bir kez daha alsam, sonra kapıcının karısıyla aynı işi bir kez daha yapsam, açıktan beş yüz Iiret kazanmış olurum. Ne dersin bu işe?
— Bunları unutsan daha iyi edersin —diye yanıt verdim.
Tam dört hafta Margherita unuttu bu düşüncesini, Sonra, bir gece acı bir çığlık yükseldi muffaktan. Hemen içeriye koştum. Margherita dehşet saçan gözlerle dolabın bir çekmecesine bakıyordu. Elbette, ünlü bin liretlik banknot çekmecedeydi. Bu kez hiç duraksamadım. Banknot dokunulamayacak denli iğrenç olduğundan, bir maşayla ucundan tutup, gaz ocağının alevine uzattım. Margherita karşı koymaya kalktşmamıştı. Gel gelelim, bu ölüm kalım anında gaz birdenbire kesilivermez mi! Margherita inleyerek bir iskemleye çöktü.
Tam alevler, tepeden tırnağa dek kalp bir banknotu yakıp kületmek üzereyken, gazın kesilmesi, talihten başka bir şeye bağlanamaz elbette. Herhangi bir aklı başında adam, bir kahkaha atar, bir kibrit çakar, niyet ettiği işi yapardı. Ama ben banknotu gerisin geriye çekmeceye koydum.
Böyle bir sürü doğaüstü saçmalıkla dolu bir öyküye inanmamakta yerden göğe dek haklısınız. Öyle aptalca işler ki bunlar, sözünü ederek zamanı boşa harcamaya bile değmez, aslında.
Haklı olmasına çok haklısınız, evet. Ne var kı, gerçek gerçektir, ne de olsa. Bu olaylar zinciri hiç aklımızdan çıkmıyordu. Arada sırada çekmeceyi açıp, şeytan yüzlü binlik banknotu seyredıyorduk. ÇirkinIıği, küstahlığı hep aynıydı. Sahteliğl öylesine belirliydi ki, çekmece kapalıyken bile görülebiliyordu.
Bir gün banka veznedarı bir arkadaşıma anlattım bütün öyküyü. Banknotu görmek istedi. Bir zarfa koyup götürdük. Arkadaşımın onu büyük bir özenle ucundan tutup, ışık altında incelediğini gören Margherita ürperdı.
— Baskısı kötü —dedi arkadaşım—. Ama başka bir kusuru yok. Kalp değil. Bunun gibi ne kadar varsa getirin.
Sonra bizim banknotu bir binlik destesinin icine karıştırıp, iki beş yüzlük verdi yerine. Eve dönerken, yol boyunca ağzımızı açmadık. Derken bir yer-de çakıldı kaldı Margherlta.
— Giovannino —dedi—, ilk kez beş yüz almıştım kapıcının karısından, beş yüz de ikinci kez. İki beş yüzlük daha aldım şimdi. Hepsi iki bin eder. Açıktan bin liret kazandık mı, kazanmadık mı?
— Bugünkü dünyada olmaz olmaz —diye yanıt verdim.
— Belki de bu olayın gözümüzden kaçan felsefi bir önemi vardır —dedi Margherita—. İyi bir şey, canını burnundan getirinceye dek, adım adım izleyebilir mi kişiyi dersin? Kim kesin bir sınır çizebilir iyiyle kötünün arasına?
«Sınır» sözü yeni bir düşünce doğurdu Margherita'nın kafasında :
— Sınır dışına bir yolculuk yapmak isterdim —dedi birdenbire, damdan düşercesine—. Avusturya beni çağırıyor! Onun duygusal melankolisi sinirlerimi gıcıklıyor.

Hiç yorum yok: