1 Eylül 2007 Cumartesi

OKHK-ENGİNLERDE BİR ÇÜRÜK TEKNE



Tanrı Adem Babayı cennet bahçesinden kovarken, artık ekmeğini alnının teriyle kazanması gerektiğini söylemekle yetinmemiştir, bana kalırsa, ayrıca kükremiştir arkasından :
-Hem karın da tutum yapacak !
Kadınların, birçok başka önemli kusurları yanında, bütün kocaların yaşamını cehenneme çeviren o tutumluluk duygusunu açılamanın tek yolu budur ancak.
Ne demek istediğimi anlatayım. Bir akşam sofrada oturuyoruz. Kişiler şunlar : Carlotta adıyla vaftiz edilen, ama ileride açığa çıkacak nedenler yüzünden Düşes dediğmiz bir küçük hanımefendi; Albertino adıyla vaftiz edilip, o zamandan beri ( yani birkaç yıldır ) Albertino diye çağrılmakta kesinlikle direnen Albertino; yukarıda adı geçen kişilerin yaratıcısı olup, benimle de bir tür ilişkisi bulunan Margherita; bir de ben.
Akşam yemeğimizi bitirince , Düşes radyoyu kapadı. O izlenceyi dinlemek istediğimden,
— Bırak, açık kalsın —dedim.
— Sonra açarız —dedi—. Önce toplantımızı yapmalıyız.
— Toplantı mı? Ne demek istiyorsun? Yeni mi çıktı bu da ?
Elinde defterler, kalemlerle gelen Margherita verdi yanıtı :
— Yeni değil. Her gece, akşam yemeğinden sonra bir toplantı yapıyoruz artık. Sen burada yokken başladık.
Oturdu, defterlerdenbirini açarak, acıklamasını sürdürdü:
— Her toplantı iki bölüme ayrılır. Birinci bölümde geçen yirmi dört saatın bilançosu yapılır; ikincisinde de, gelecek yirmi dört saatın bütçesi hazırlanır.
Bütün bunların, pek açık seçik olmasına karşın, bir sözcüğünü bile aniayamadığımı itiraf ettim. Marg'herita büyük bir sabırla ayrıntılı bilgi verdi:
— Kısa bir süre öncesine dek, yarını düşünmeden, elimize geçenle yetiniyor, kırlarda otlayan bir at ailesi gibi yaşıyorduk. Hiç bir düzenimiz yoktu. Oysa, düzensiz bir aile, temelsiz bir eve benzer. Dayanabildiğince dayanır. Gel gelelim, sürekliliği konusunda hiç kimse güvence veremez. Artık bir plana göre yaşıyoruz. Çok çok önemli bir şey bu. Cünkü çocuklar böyle bir tartışmaya katılmakla, bir aileyi yönetmeyı, gerekli olanla gereksiz olanı ayırdedebilmeyi öğreniyorlar, Gerçeklerden yalıtılarak, el bebek gül bebek büyümek yerine, ileride hic kuşkusuz karşılaşacakları güçlükler konusunda bilgi ediniyorlar.
İçimi hayranlık kapladı.
— Çocuklar işin temelini kavradılar bile —dedl Margherita—. Düşes, babana örgütlenme açısından ailenin tanımını yapıver. Düşes bir solukta anlattı:
— Örgütlenme açısından bakarsak, aile bir tekneye benzer. Baba kürek çeker, ana dümeni yönetir. Cocuklar da sıraları gelince, kürekçi ya da dümenci olacaklarından, şımdıden onlara yardım ederler. Amin.
— Şakanın sırası değil —dedi Margherita, kınayarak—. Başlayalım, haydi. Geçen yirmi dört saatın yönetimi konusunda söyleyeceği olan var mı? Bütün paramız iyi harcandı mı?
Albertino ile Düşes bakıştılar.
— Bence. evet —dedi Albertino.
— Paranın tavuk sulu çorbaya harcanmasını onaylamıyorum —dedi Düşes—. Bence spagetti daha uygun düşerdi.
Margherita başını salladı.
— Tavuğu haşlamışken, suyuyla çorba pişirmek gerekir... Başka bir söyleyeceği olan var mı? Gereksiz yere yaptığımız bir şey oldu mu?
Düşes mınldandı:
— Evet, mutfakta Giacomina çorbanın tuzunu biberini ayarladıktan sonra, senin fazladan koyduğun tuz! Berbattı!
Margherita bu kışkırtmaya kapılmadı.
— Şimdi yarının bütçesine geçelım —dedi—, Babanızın da aramıza katıldığını u.nutmayın. Yaz bakalım bunu, Düşes,
Düşes, dişlerini gıcırdatarak, kalemıni mürekkebe batırdı. Boş bir sayfanın başına «5 mayıs perşembe — kayıtlı üyeler: 5; burada bulunan üyeler: 5.» yazdı. Yazdığını yüksek sesle okudu sonra.
— İyi —dedi Margherita, sertçe, hemen hemen bir asker tavrıyla—. Şimdı de sen, Albertino, yiyecek birimlerimizin dökümünü ver.
— Beş birim ekmek kahvaltı için, beş öğle yemeği için, iki ikindi kahvaltısı için, beş birim de akşam yemeğine. Toplam: on yedi birim.
— On altı —dedi Düşes—. Akşam yemeği için bir birim mısır bulamacı istiyorum ben.
— Buna karşı çıkryorum —dedi Margherita—. Uygulamaya elverişli değil. Tutumluca bir iş olmaz hem de. Ya yüzde yüz buğday ekmeği, ya da yüzde yüz mısır bulamacı istemeliyiz. Birinden birini seçmemiz gerek.
Böylece, akşam yemeği için beş birim mısır bulamacına karar verildi. Margherita antattı bana :
— Ekmek olsun, başka şeyler olsun, her birimin ağırlığı, bedeli bellidir. Başvurabileceğimiz bir elkitabı var bu konuda.
Corba ile öğle yemeğinde birinci yemeğin ne olacağı konusunda anlaşmaya varıldıktan sonra, yönetim kurulu üyeleri gerekli birim sayısını kararlaştırdılar.
— Kedi için bir birim domuz ciğeri gerekiyor —dedi Düşes.
— Kediyi saymıyoruz —dedi Margherita—. Artıklarla yetinmesi gerek. Haydi, sayıları toplayalım şimdi. Kaç para harcayacağız yiyecek için yarın?
Albertino ile Düşes bir süre toplamaya çalıştılar. Gel gelelim, çıkardıkları sonucu beğenmiyordu Margherita. Yenı baştan işe girişip, bambaşka bir sonuç çıkardılar bu kez. Ne var ki, anneleri bir türlü yetinmiyordu.. Derken, Giacomina işe karıştı, toplamın doğru sonucu bu.lundu. Ama Margherita başını sallıyordu :
— Bugünkünden iki yüz liret fazla çıkıyor. Böyle şey olamaz. Yarın daha özenerek tasarlamalıyız. Şimdilik, defteri kebirin iki yanını dengede tutmak zorunda olduğumuzdan, B Bölümü'ne ayırdığımız fondan iki yüz liret alalım.
Bu noktanın bana açıklanması gerektiğinden, yine söze girişti Margherita :
— Bir yılda giysi, ayakkabı, çamaşır yıkama, ütü, ayakkabı onarımı, diğer onarımlar, elektrik, ısınma, gaz, hizmetçi, eğlence, yolculuk, sigara, okul, kültür gerecleri, posta pulu, ilaç ev onarımı, yaz dinlencesi, anaparanın amortismanı falan filan gibı şeylere harcamamız gereken parayı bütçeye koyuyoruz. Hepsini alt alta yazıp topladıktan sonra, 365'e bölerek her gün kaç para harcamamız gerektiğini buluyoruz. Bütün bunlar B Bölümü'nde. B Bölümü başka bir deftere abece sırasıyla yazılı.
B Bölümü'nün sayfalarını karıştırınca, şaşırıp kaldım.
— Sen mi düzenledin bunu, Margherita? —diye sordum.
— Hayır, Bayan Marcella kendi ailesine göre düzenlemişti. İki aile aynı büyüklükte zaten. Elbette bizim yaşamımızın özelliklerini de göz önünde tuttu. Bir yanılmazlık örneği bu. Olağan koşullarda günfük ev giderleri kuruşu kuruşuna aynı çıkıyor. Bugün de aynı çıktı işte.
Gösterdiği sayıya baktığımda, dünya başıma yıkılmış gibi oldu. Kekeledim :
— Margherita! Her gün böylesine büyük bir harcamaya para dayandıramam ben!
— Anlıyorum, Nino —dedi Margherita, gülümseyerek—. Şöyle düşünen bir araba sahibini andırıyorsun: Arabam yarım teneke benzinle elli kilometre yol yapıyor, Yarım teneke benzin elli lira ol-duğuna göre, bir kilometreyi bir liraya gidiyorum.» Oysa, yağdan, lastiklerden, onarımdan, vergiden, sigortadan ne haber? İster inan, ister inanma, Giovannino, gerçek böyle!
Derin bir solu'k aldım. Haklıydı Margherita, Ne var ki, bunu bilmek, dehşete düşürmüştü beni.
— Korkunc bir şey bu, Margherita —dedim, soluk soluğa,
Düşes söze karıştı:
— Giacomina! —diye seslendi—. Bir birim konyak getir!
Giacomina bir kadeh konyak getirdi bana, hemen başıma diktim.
— Istersen biraz daha iç Giovannino —dedi Mar'gherita, tatlı bir sesle—. Olağanüstü durumlar fonundan çıkıyor nasıl olsa...
Konyak biraz canlandırmıştı beni. B Bölümü listesini inceledim. Hepsi korkunç bir biçimde doğruydu. Yaşamımızın her günü müthiş bir paraya patlıyordu; anlamıştım bunu, Şimdiye dek hiç böyle biracıdan bakmamıştım durumuma. Omuzlarıma yüklenen büyük yükün ağırlığını duyuyordum artık.
— Margherita —dedim—, örgütlenme açısından bakarsak, aile bir tekneye benzer. Ba'ba kürek ceker, ana dümeni yönetir. Cocuklar da sıraları gelince kürekci ya da dümenci olacaklarından, şimdiden onlara yardım ederler. Pek hoş bir tanımlama bu. Gel gelelim, ya kürekçi küreğini suya her daldırışında, denizde oluşturduğu karışıklığı, harcadığı kalori sayısını, ciğerlerine çektiği oksijen tutarını, akyuvarlarının kaç tane olduğunu, sinir gerilimindeki değişmeleri, vitaminleri, proteinleri, toksinleri, kaval kemiğinin gittikçe incelmesini, siyatik ağrıiarını, tansiyonunu, morötesi ışınlarının içine işlemesini, mide kasılmalarını, falanını filanını düşünürse... Eee, söyle bakalım, Margherita, sonunda ne yapar bu zavallı kürekçi, biliyor musun?
Doğrudan doğruya en önemli noktaya parmak basan Oüşes, yabanıl bir sesle yanıt verdı:
— Kaldırıp suya atar kendini!
— Evet —dedim—, kendini suya atar, boğulur, gider. Elbette, önce bedeninin suda taşıracağı oylumu, tıpı tıpına hesapladıktan sonra, demek istiyorum...
Margherita kollarını iki yana actı:
— Hoşuna gıtmeyen bir şeyi görmemek için başını kuma sokanbir devekuşu gibi davranmamalısın, Nino. Ne yaptığımızın bilincinde olarak yaşamalıyız. Bu da ancak şaşmaz, düzenli, sürekli bir örgütlenmeyle başarılabilir.
Aynı düşüncede değildim.
— Margherita, benim katlanabileceğim, ancak bir türlü aile düzeni var. Baba, böylesine engin bir denizde yolculuk etmenin keyfiyle, içkisini içerek, dingin dingin, mutlu mutlu, kürek çeker. Çocuklar onu seyrederek, denizde yol alabilmek için durmadan kürek çekmek gerektiğini öğrenirler.
Albertino sordu :
— Ya ana ne yapar?
— Ana kocasıyla çocuklarını rahatsız etmemeye çalışır —dedi Düşes.
Margherita yerin dibine geçiren, sert bir bakışla süzdü onu. Kendisınebir birim konyak doldurduktan sonra, A Bölümü ıle B Bölümü defterlerini ateşe fırlattı.
— Ana bıktırıcı, rahatsız edici varlığını sahneden çıkarıyor —dedi, ayağa kalkarken—. Dümeni bırakıp, yatmaya gidiyor.
Düşes mırıldandı;
— Kayıtlı üyeler: 5, burada bulunan üyeler: 4, yarın sabah saat on bire dek yataktan çıkmayacak olan üyeler: 1.
Margherita çekip gitti. Terkedilen tekne, Giacomina'nın «şiddetlî olağanüstü durum» sözde nedeniyle ortaya getirdiği koskocaman meyveli pastanın içinde, bütün tayfalarıyla birlikte battı.

Hiç yorum yok: